12 Mayıs 2014 Pazartesi

Pişman, Kızgın ve Hüzünlü


Hamile kalan bir fahişe gibiyim.
Pişman, kızgın ve hüzünlü...
Alışık değilim hiç olanlara.
Ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Kimseler duymasın içimde olanları, sahibinden başka...

Onun yakasına yapışıp,
"Ne yaptığını görüyor musun?!" demek istiyorum.
Görmediğini bildiğim halde,
Hissettiğini umuyorum, bana yaptıklarını

Nasıl devam ederim artık hayatıma?
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Ona ihtiyacım yok, sadece bu acı...
Bu acı çok ağır geliyor bazen.
Taşımak istemiyorum ama gitmiyor.
Kurtulamıyorum...

Bazen de diyorum ki, o gelse...
O gelse ve birlikte atlatsak bunu.
Zaten o gelse, içimdeki yara bu kadar acıtmayacak, belki hiç acımayacak bile.
Kimseye karşı böyle hissetmemiştim.
Kimseyi bu kadar yanımda istememiştim.

Sonra anımsıyorum kim olduğumu.
Kahretsin o bir anlık heves!
Sonra beni bir daha düşünmeyeceğini bilmiyor muydum?!

O içimdeki yaratık beni rahatsız etse de, bazen sanki onun sayesinde yaşıyormuşum gibi hissediyorum.
Onu hiç sevmiyorum, hatta bazen nefret bile ediyorum ondan.
İstemiyordum da zaten.
Kim ister ki hep mide bulandıran, sancılar veren bir şeyi?
Ağlamasa bile vücudum, artık ruhum kan ağlıyor.
Ama işte, bazen de boşuna yaşamadığımı hissediyorum.

Yine de içimde büyüyor sürekli, her gün daha da fazla hatırlatıyor bana olanları.
Hatamı, onu...
Bir daha asla yaşamak istemiyorum bu laneti.

Bazıları gibi zamanı geri almak istemiyorum. 
Dursun yeter.
Daha da büyümeden içimdeki bu şey...

Yetti artık!
Bıktım etrafımdaki baskıdan, ezici gözlerden ve alaylardan!
Bana olanlar normal değil mi?
Kim olduğumu bilmiyor musunuz?

Başımı alıp gitmek istiyorum, bu kocaman şehir bile bana küçük geliyor.

Ama en kötüsü ise bu histen hiç kurtulamamam.
Nereye gidersem benimle...
İçimde işte.
Zaman ilacım, ama içimdeki şey dışarı çıkana dek bu acıyı tekrar ve tekrar, fazlasıyla yaşayacağımı bilmek çok rahatsız ediyor beni.

Bir gün, bir gün bitecek.
İçimden çıkacak bu şey.
Ve işte o gün, o gün hayatımın en mutlu günü olacak.

O şeyi görmek bile istemiyorum.
Benim bir parçam olsa bile, benim olmasını istemiyorum.

O parça 'bizim' aslında.
Bırakıp gitmiş olsa da o, umursamaz, acımasız insan...
İçimde her gün büyüyen şey, ikimizin.

Bilmiyor mu, habersiz mi acaba çektiklerimden?
Bir gün karşılaşırsak, ne hissedecek bana bakınca?
Büyük bir boşluk mu, hatırlamayacak mı olanları?
Nasıl unutabilir ki?
Kahretsin, ben kendimi ne sanıyorum?!

Karmakarışık duygular...
Hepsi bir anlık heves yüzünden.
Hepsi içimde dolanan bu şey yüzünden.

Aslında hepsi 'onun' yüzünden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder